Hokkabazları
hayata döndürdü
HÜRRİYETİM 18
Mart 2000, Cumartesi
İçmimar
Şekip Davaz 40 heykeliyle 'Şenlik Müzesi'nin ilk adımını
atmak istiyor. Serhan
YEDİG
Akademisyen, endüstri tasarımcısı ve içmimar Şekip Davaz, 500 yıl boyunca
bayramlarda, şenliklerde Osmanlılar'ı güldüren, şaşırtan eğlence dünyasının
kahramanlarını günümüze taşımak için iki yıl önce kolları sıvadı. O
dönemin ip cambazlarını, ateş kusanlarını, hokkabazlarını, zennelerini
heykele dönüştürdü. Şimdi, '40 Hokkabaz' projesinin sergilenebilmesi
için düşlediği ışık - ses sistemini tasarlayacak gönüllüler ve sergiyi
'Şenlik Müzesi'ne dönüştürecek sponsorlar arıyor.
ŞEKİP DAVAZ
KİMDİR?
46 yaşında. 1976'da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun oldu.
Doktorasını Prof. Cevat Çapan'la yaptı. 12 yıl İç Mimari bölümünde
öğretim üyesi olarak çalıştı. Bu dönemde İstanbul Film Festivali ve
DİSK'in 1 Mayıs afiş yarışmalarında, Fransa, İsviçre'de çizgi roman
yarışmalarında, Atatürk Barış Ödülü tasarımı yarışmasında ödül kazandı.
Şimdi iç mimar ve dekoratör olarak çalışıyor. 40 Hokkabaz ilk sergi
projesi.
Taksim'in ortasında, Fransız Havayolları'nın üstündeki bir mimari tasarım
ofisinde birbiri ardına dünyaya geldiler. Model yapım masasında önce
yüzleri, gözleri, burunları ortaya çıktı. Kentin varoşlarından birinde,
Küçükköy'ün Elmabahçeleri semtindeki bir atölyede, vücutlarına kavuştular.
Komik kıyafetli, buruk tebessümlü şahsiyetler, iç mimari tasarımları,
TV ve tiyatro dekorları üreten atölyeyi üç yılda adım adım işgal etti.
İRKİLTEN
ACI TEBESSÜM
İlk
dünyaya gelenler Curcunabaz Halepti Tahir, Cüce
Abdi Efendi, Alem Aşur ve Curcunabaz Cin Ahmet'ti.
Başlangıçta ne isimleri ne de öyküleri vardı. Yalnızca
yüzleri yapılmıştı. Kırk hokkabazı gerçek insan
boyutlarında yapabilmek için büyük bir atölye gerekiyordu.
Tasarımcıları Şekip Davaz, Küçükköy'de bir atölye
açınca bu dört surete vücut bulma fırsatı doğdu. 1996
sonunda, demir ustası Nazım Saç, dört iskelet yaptı.
Bunlar sünger, cam elyafı, polyesterle gün be gün
etlenmeye başladı. Atölye çalışanlarından Ceyhun
Tunca, Hikmet Gezer ve Devlet Tiyatroları sahne tasarımcılarından
Şirin Dağtekin'in de yardımıyla giysileri, aksesuvarları
hazırlandı. Makyajları yapılıp renklenince adeta
canlanıverdiler. Atölyenin bir köşesine yerleşip,
arkadan gelecek 36 arkadaşlarını beklemeye başladılarŞekip
Davaz, ''Eğlence ve komiklik kavramının değişmez
ögeleri ne olabilir, diye düşünüyordum. Osmanlı
şenliklerindeki hokkabazların zaman dışı bir komikliğe,
burukluğa sahip olduğunu gördüm. Şenlik minyatürlerinden
yararlanıp çizgi etütleri yaparken, gerçek insan
boyutlarında üç boyutlu yapılsa nasıl olur, sorusuna
takıldı kafam' diyor.
|
Klasik
figüratif heykel formunun projeye uygun olmadığını düşünüp, konunun
ruhuyla çelişmeyen malzemeler aramaya başladı Davaz. Bu nedenle
her heykele iskelet yapılmasına karar verdi. Üstlerini plastik
süngerle, deri benzeri örtüyle kapladı. Polyester tekniğiyle
sertleştirdi. Boya piglentnleri ve vernikle son şeklini verdi.
Bu tekniğin ön bilgilerini yıllar önce, İrfan Sayar'ın çizgi
kahramanı Porof. Zihni Sinir'in heykel ve objelerini yaparken
oluşturmuştu.
Yüzlerini
ise kaderin sillesini yemiş insanlar olarak tasarladı. Donuk,
yapay bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına: ''Komedyenlerin
evrensel trajedisini yansıtmak istedim. Hokkabazlar dönemlerinin
marjinal insanlarıydı. Kaba, derin yüz hatlarında zorlu hayatları
yansısın, izleyiciler huzursuz olsun istedim. Davaz,
geleneksel eğlencenin vazgeçilmez simalarıyla, ilgili bilgileri
toplarken Metin And'ın, Özdemir Nutku'nun araştırmalarından,
Sezer Tansuğ ve Hristos Samulidis'in kitaplarından, Topkapı
Müzesi'nin minyatür, giysi ve aksesuvar koleksiyonundan yararlandı.
İSİM VERDİ, ÖYKÜ YAZDI
Küçükköy'deki
atölyede hızla çoğalan hokkabazları görenlerin en çok sorduğu
soru ''Bunlar gerçekten yaşamış insanlar mı''ydı. Davaz, her
heykel için bir kimlik yarattı. Davaz
sonunda eğlence dünyasından 40 aktör, çalgı, çeşitli hayvanlar
ve aksesuvarlarından oluşan bir koleksiyon hazırladı. Projesine
''40 Hokkabaz Şenlik Müzesi'' adını verdi. Şimdi projesinin
topluma ulaşması, dahası geleneksel eğlence müzesinin ilk adımı
olması için destek arıyor: ''Sergi için yaklaşık 400 metrekarelik
alan gerekiyor. Heykellerin saydam labirent panolardan oluşan
sistem içinde özel bir ses ve ışık donanımı eşliğinde sergilenmesini
tasarladım. Heykellerin arasında yürüyenler, arka planda şenlik
seslerini işitecek, ayrıca her heykelin kendi kimliğine ait
sesi olacak. Ve bunlar ışık sistemindeki değişimlerle farklılaşacak.
HERBİRİ
FARKLI ŞAHSİYET
Tebli Yakup (Akrobat) : İstanbul'un yabancısı olduğu her halinden
anlaşılan, anlamadığımız lisanlarda rüyalar gören bu adamın garip hikayesi
her duyanı üzer. Beşikten beraber büyüdükleri amcasının kızına aşık olmuş,
öz kardeşi olduğunu öğrendiğinde dünyası yıkılmıştır. Yaşadıkları günah
günlerinin yakıcı ateşiyle kavrulup biçare kalınca uzak diyarlara gitmeye
karar verir. Memleket, memleket gezerken bir gün Bursa'da şenlik koluyla
karşılaşır.
Üsküdarlı
Dilaver (Soytarı) : Babadan hokkabaz, onun zembilini
taşıyarak bu sanata başladı. Ama gözbağcılık ruhuna nakşedemedi.
Numaraları hilafsız en akılsız insan tarafından anlaşıldı,
gülüşmelere neden oldu. Babasından icazet almakta zorlandı.
Sonunda yardımcı soytarılığı kabul edip huzura kavuştu.
Evli ve dört çocuğu olup düzgün bir hayatı vardır. |